3 Mart 2020 Salı

Fazladan kavurmuşum Tanrımı

Asfalt, 
Batırıp batırıp çıkarıyor ayağımı.
Yeni dökülmüş zift,
Mermeri kaygan cami avlusu.
Sulayıp parmağımı yalan yanlış,
Bir sakal kesiyorum,
Veriyorum çerçiciye leblebi karşılığı.

Takkeli ölmüş,
Takkelinin sakalı avucumda.
Fena acıkmışım bir yandan da.
Cebime atıyorum elimi, sert helva.
Takkelinin selâsını dinliyorum,
Acı bir gevreklik dolanırken ağzımda.
Bugün diyorum,
Fazladan kavurmuşum Tanrımı.

Geçmiyor ki duyuyor mahalleli.
Çift yanlı bıçağımı biliyormuşum
Ve çarmıhımı yanımda taşıyormuşum.
Bir koru ikiye ayırıp
Ağzımda gezdiriyormuşum.

Üç yüz bin adam geliyor mahkememe.
Sıralanıyorlar boy sırasına göre.
Herbiri koca göbekli, yaşı ellili.
Geceden bir leşi vermişler ziyafet sofrasında 
Elleriyle, dişleriyle kemirmiş 
Üç yüz bin kişi.

Üzerine bolca zemzem,
Üzerine bolca zemzem.

Ağızlarına dek,
Arşa dek şişmişler üç yüz bin kişi.
Anlat diyince hakim,
Koca bir buzağı kafası kusuyor,
Kürsünün tam ortasına.
Böğürüyor buzağı,
Yemeyin bu tuzağı.