18 Aralık 2018 Salı

TADI ZENCİ, KOKUSU BEYAZ


Camına yansıyor metrobüsün,
Kadın siyahi
Yahut zenci.
Eller var dilimin üzerinde.
Birini çeksem biri konumlanır.
Öyle deme'den ittirsem,
Böyle deme'ye yaltaklanır.
Halbuse, yayılsa dilime,
Şöyle ağzım dolusu koyuluk.

Tuzlu değil bu kadın,
Besbelli.

Kendinden koyu giyinmiş.
Siyahi yahut zenci.
Oldu olası rol çaldığını düşünüyor dolunayın
Ve gurur duyuyor göz akının
Parlak beyazıyla.
Utanarak büyükbabasından.

Uyduruyorum tabi bunları.
Yalnız tam da üzerine uyuyor.
Pek rahat değil,
Ayakta kalmış yollarından birinde.
Ayakta önceden kalmış
Yalnızca hesabı bugünde.

Cama yansıyor,
Bakıyorum ben de.
Annesi olsam, adını gece koyardım.
Belki de annesiydim geçen ömrümde
Fakat adını babasına bırakmıştım.

Serin duraklardan geçiyoruz.
Ayak yönlerinden takip ediyorum ineceğini.
Ne kadar gevşekse elinde çantası,
Koltukta o kadar sahipliyim.
(Allah vere son durakta inmese)

Tuzlu değil bu kadın, besbelli.
Gayri ihtiyari parmağımı götürüyorum ağzıma.
Ben hala tuzluyum, diğer herkes gibi
Ve farklı görünmemek adına,
Tırnak yiyorum iğrenerek,
Üç beş saniye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder